Prostat Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Prostat ameliyatları, kapalı ameliyatlar şeklinde penisten girilerek yapılan bir cerrahi müdahaledir. Prostatın iç kısmı, kabuk kısmına kadar soyularak parça parça çıkarılır. Lazer yöntemi ile yapılan prostat ameliyatlarında ise prostatın iç kısmı buharlaştırılıyor. Prostat ameliyatları 2 türde ayrılıyor. Bu ameliyat türleri; endoskopik ameliyatlar ve açık operasyonlar şeklinde yapılıyor. Günümüzde artık açık prostat ameliyatları neredeyse hiç yapılmıyor. Bu sebeple bir süredir ve günümüzde yalnızca endoskopik yöntem uygulanarak prostat ameliyatları gerçekleştiriliyor. Prostat ameliyatı yöntemlerinden birisi olan endoskopik yöntemde kendi içerisinde ayrılıyor. Endoskopik ameliyat türleri ise şu şekildedir:

• Klasik TUR
• Bipolar TUR
• Plazma kinetik TUR
• Lazer TUR

Kendi içerisinde de ayrılan endoskopik prostat ameliyatı kişiye göre değişiklik gösterir ve uzman hekimin uygun gördüğü şekilde hastaya en uygun olan yöntem seçilerek cerrahi müdahale uygulanır. Prostat ameliyatları genellikle 1 saatte tamamlanabilen bir cerrahi işlem türüdür. Ameliyat sonrasında hasta odaya çıkarılır ve sonda takılır. Hastanın durumuna bağlı olarak sonda 1-3 gün arasında takılı kalma durumundadır. Hastanede kalış süresi ise yine hastanın durumuna bağlı olarak belirlenirken sondanın durma süresi ile aynıdır. Operasyon sonrasında sonda çıkarıldıktan sonraki süreçte hasta rahat bir şekilde idrarını yapabiliyor ise taburcu edilmesinde herhangi bir mani görülmez. Bu sebeple prostat ameliyatı sonrasında kişinin taburcu edilmesi, operasyon sonrasında ki gelişen komplikasyonlara ve olumlu/olumsuz yan etkilere göre belirlenir.

Prostat Ameliyatının Yan Etkileri Var Mıdır?

Prostat ameliyatlarının yan etkileri her cerrahi müdahalede olabildiği gibi daha düşük seviyelerde olsa dahi bir risk faktörü bulunur. Prostat ameliyatlarında en sık rastlanan yan etki; cinsel ilişki esnasında meninin dışarıya doğru değilde içeriye doğru akmasıdır. Bu durumun tıbbi açıdan veya cinsel ilişki için herhangi bir olumsuz yönü bulunmaz. Prostat ameliyatlarında prostat mesaneye doğru fazla büyümüş ise; mesane boynu korunarak prostat ameliyatı gerçekleştirilir. Bu tür cerrahi operasyonlar ile hastanın işlem sonrasında yaşayacağı cinsel ilişkilerde geriye boşalma oranı daha düşüktür. Genellikle prostat büyümesi şikayeti ile yapılan prostat ameliyatlarının hiçbirinde ereksiyona olumsuz etkiler bulunmaz. Operasyon sonrasında hiçbir hastada ereksiyon sorunu gözlemlenmemiştir ve yan etki şikayeti olarak bir uzmana başvurulmamıştır.

Ayrıca Kasık Fıtığı Ameliyatı Nasıl Yapılır? adlı yazımıza göz atın!

Prostat Kanseri Ne Sıklıkla Görülüyor?

Prostat kanserleri dünya genelinde erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen kanser çeşitidir. Prostat kanserlerinin sonucunda hastalarda ilerlemeye mahal vermeden teşhis anında prostat ameliyatı yapılmalıdır. Bu cerrahi operasyon ile prostat kanserinden hastaların kurtulması mümkündür. Prostat kanserini tetikleyen risk faktörleri şöyledir:

• Genetik: birinci derece akrabalarda prostat kanseri görüldüğü taktirde kişilerde rastlanma oranı yükseliyor.
• Etnik köken: prostat kanseri ırk olarak siyahilerde daha fazla görülen bir hastalık türüdür.
• İlerleyen yaş: 40 yaşında 10 bin erkekten bir erkekte prostat kanserine rastlanıyor. 40 yaş ve üzeri kişilerde prostat kanseri görünme oranı yıllar geçtikçe artış gösterir.

Prostat Kanserinde Beslenmenin Etkisi Var Mı?

Prostat kanserlerinin beslenme ile doğrudan ilişkisi olmasa dahi, sürekli olarak kırmızı et tüketimi, yüksek kalorili ve oldukça yağlı gıdaların tüketilmesi prostat rahatsızlıklarını olumsuz etkilediği biliniyor. Doymuş yağ veya doymamış yağ tüketimi farketmeksizin yağ yönünden fakir beslenmek gerekir. Prostat rahatsızlıklarında bir diğer önemli risk faktörü ise kilo fazlalığıdır. Kilo faktörü prostat hastalıklarında en önemli faktörlerden birisidir . Bu sebeple kişilerin standart kilo seviyelerinde bulunması prostat hastalıklarınında önüne geçecektir. Vücutta yağ tabakası birikmesi sonucunda vücut leptin denen maddeyi salgılar ve bu maddede prostat sağlığı için kötü bir etkiye sahiptir.

Prostat Kanseri Belirtileri Neler?

Prostat kanserlerinin belirtileri arasında özellikle kendine özgü bir belirti bulunmazken, farklı etkiler ile de karıştırılması mümkündür. Mesela idrarda kan görülmesi sonucunda mesane tümörü akla gelirken prostat kanserinde bu tür belirtiler yoktur. Bu sebeple prostat kanseri teşhisi konulması kolay değildir. İyi huylu prostat büyümesinde görülen idrarla ilgili sıkıntılar tamamen prostat kanseri ile de alakalı olabilir. Genellikle prostat kanseri bulunan hastaların hiçbir rahatsızlığı bulunmaz ve genellikle herhangi bir şikayeti bulunmayan hastalarda sıklıkla görülür. Özellikle 50 yaşından sonrasında her erkeğin düzenli olarak prostat taramasından geçmesi gerekir. Bu sayede herhangi bir belirti olmadan da prostat kanserine yakalanan hastaların, hastalık ilerlemeden tedavi edilmeleri mümkündür. Bel kemiğine çok sık metastaz yapıldığı için bel ağrısı da genellikle prostat kanserinde ilk belirti olarak meydana gelebilir. Prostat kanseri genellikle 1980 yılından önce daha sık görülüyordu sebebi ise o yıllarda prostat taramasının bulunmamasıydı. 1990’lı yılların başında ise hastaların %30’u metastatikken yakalanırdı. Günümüzde PSA yaygınlaştığı için insanlar bilinçlenerek prostat kanserine karşı daha korunaklı olabiliyorlar. Yayılan prostat taramaları ile günümüzde vakaların %60’ı kanser prostatıyken, kanser hücreleri diğer organlara yayılmadan teşhis konularak tedaviye başlamak mümkündür.

Prostat Ameliyatı Sonrasında İyileşme Süreci Ne Kadar?

Prostat ameliyatları sonrasında iyileşme süreçleri içerisinde ilk süreç ameliyat sonrası hastanede kalma sürecidir. Ameliyat sonrasında hastanın ilk 3 gün hastanede istirahat etmesi gerekir. Bu sayede hasta prostat ameliyatı sonrasındaki aşamada hastanede kalarak olabilecek olumsuz etkilerinde önüne geçilmesi hedeflenir. Prostat ameliyatı sonrasındaki süreçte hasta idrar sondası ile bir süre yaşamına devam etmelidir. Prostat ameliyatı sonrasında hastanın durumuna bakılarak gerekli görülmesi durumunda serum ve antibiyotik tedavisi de uygulanarak hastanın iyileşme süreci desteklenir. Hastanın taburcu olabilmesi için rahat idrar yapıyor duruma gelmesi gerekir, bu sayede hasta taburcu olacağı süreçte antibiyotik ve ağrı kesiciler ile desteklenir. Açık prostat ameliyatı sonrasında bir hafta içerisinde taburcu olmak mümkündür. Hastanın taburcu edileceği gün prostat ameliyatı sonrasında uygulanan dikişlerde alınır. Prostat ameliyatı sonrasında, prostat bezinin çıkarıldığı bölgede yara yeri mevcut olup tam iyileşme 1,5-2 ayı bulabilmektedir. Prostat ameliyatı sonrasında yara iyileşme sürecine kadar hastanın idrarında kanıma meydana gelebilir ve durum oldukça olağandır. Prostat ameliyatı sonrasındaki iyileşme sürecinde sert zemine oturulmaması gerekir ve oldukça zararlıdır. İyileşme sürecinde kalçanın yan kısmına oturulması gerekir ve makat bölgesi boşlukta kalacak şekilde oturulması gerekir. İyileşme döneminde hastanın kesinlikle kabızlık durumu yaşamaması gerekir. Böyle bir durum yaşanır ise kesinlikle doktora bilgi verilmelidir. Prostat ameliyatı sonrasında ilk 6 hafta kesinlikle cinsel ilişkiye girilmesi önerilmez. Prostat ameliyatı sonrasında 1 ay boyunca araba kullanılmaması ve namaz kılınmaması gerekir. Engelleyici farklı bir sağlık sorunu bulunmuyor ise günlük olarak 3 litre su tüketilmesi gerekir.

Ayrıca Mide Küçültme Ameliyatı Nasıl Yapılır? adlı yazımıza göz atın!

Prostat Ameliyatı Riskleri Neler?

Prostat ameliyatının riskleri her hastada farklılık göstersede genel olarak belli başlı riskleri bulunur. Prostat ameliyatı sonrasında hastaların yaşayabileceği riskler şöyledir:

• İktidarsızlık
• İdrar kaçırma
• Kısırlık
• Penis kısalması
• Bağırsak zedelenmesi

Her hastada kesin olarak bu yan etkiler görülmese dahi birçok kişide görülür. Prostat ameliyatı sonrasında hastalarda en az rastlanan risk bağırsak zedelenmeleridir. Genellikle çok az bir kitlede rastlanır ve başarılı geçen bir prostat ameliyatında görülebilecek olan yan etkiler zamanla ortadan kaybolacaktır. Prostat ameliyatları sonrasında yaşanan penis kısalmaları, zamanla geçen yan etkiler arasında değildir ve kalıcı bir risk faktörüdür.